featured
  1. Haberler
  2. Dergi
  3. Tıbbu İllet

Tıbbu İllet

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

            ALLAH ’ ın selamı hidayete tabi olanların üzerine olsun.

             Bu yazımızda  ALLAH ‘ ın izniyle daha önceki yazımızda bahsetmiş olduğumuz anlatmayı istediğim ve bir o kadar da çekindiğim ‘oruç’ konusuna değineceğiz, inşallah. Önceki yazımızda paket besinlere konulan gerek tatlandırıcı gerek koruyucu gerekse de bozulmayı önleme adına eklenen katkı maddelerinin insan vücuduna zararlarından bahsetmiştik. Peki bu katkı maddeleri eklenmiş olan gıdalardan kaçınırsak yani doğal olarak beslendiğimizde, hastalıklardan kaçınmamızda bu yeterli midir? Bu da eksik kalır kardeşler. Hatırlarsanız önceki yazımızda bütün hastalıkların temelinde ya haram veya zararlı olan (katkı maddeleri vs.) gıdalarla beslenme ya da helal ve zararsız olan gıdalarla uygun olmayan miktarda aşırı tüketim olduğunu konuşmuştuk. Haram olan gıdaların sağlık üzerine olumsuz etkisini anlatmak istesek , her gıda için ayrı ayrı bir yazı yazmamız gerekir, o kadar ki bu haram olan gıdalar insan vücuduna birçok açıdan zararlıdır. Ama biz bu konuları genel kültür olsun diye anlatmak istemiyoruz, amacımız müslümanların sağlığını korumalarında biraz da olsa pay sahibi olmaya vesile olmaktır. Kaldı ki haram olan bir gıdayı bir müslüman tüketmeyeceği için haram olan gıdaların zararlarından bahsetmiyeceğiz inşallah.

Haram olmayan ama insan sağlığına zararlı olan maddelerin bir kısmına( katkı maddeleri, mahsulü arttırmak için kullanılan zehirler vs.) değinmiştik. Geriye helal ve zararsız olan gıdalarla uygun olmayan aşırı miktarda beslenme kalıyor. Dışarıdan bakınca çok önemli gibi görünmese  de dikkat edilmesi gereken sağlığı etkileyen diğer önemli bir konudur. Aşırı miktarda gıdaları tüketim sonucu neler olabileceğine değinmiştik. Oruç konusuna başlamadan önce Mikdam b. Ma’dikerib –radıyallahu anh-’dan merfû olarak rivayet edildiğine göre; «Âdemoğlu midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır. Âdemoğluna belini doğrultacağı kadar birkaç lokma yeterlidir. Eğer daha fazla yemek istiyorsa, (midesini üçe ayırsın), üçte biri yemeği, üçte biri suyu, üçte biri de nefesi içindir. (Tirmizi) hadisini hatırlatalım.

         Rasulullah(sav) bizi aşırı yeme konusunda birçok yerde uyarmıştır, islam aşırı yemeyi uygunsuz görmüştür. Peygamber(sav) ‘Ümmetim hakkında korktuğum şeylerin en tehlikelisi şunlardır ; Karın büyüklüğü, çok uyku, tembellik ve yakin zayıflığıdır.’ (Suyuti)  buyurmuş. Hepimiz biliriz ; Ömer(r.a) halifeliği döneminde şişman bir adam görmüş ve bu ne deyince adam; ALLAH ‘ın bereketidir diye karşılık vermiş. Ömer (r.a) ise; Hayır bu ALLAH’ ın gazabıdır, diyerek sonra topluluğa; Ey insanlar şişmanlıktan sakının. O namaza karşı tembelleştirir, vücudu bozar, hastalık getirir  diye nasihatlerde bulunmuş. Örnekler çoğaltılabilir, şurası açıktır ki islam dininin yeme konusuna bakışını anlamış olduk. Ne anladık buraya kadar? ‘Az yemenin’ insan sağlığını bozmayacağını anlamış olduk. Tekrar vurgu yapmak istiyorum az yeme davranışı insan sağlığını bozmaz.

Bunun yanısıra insan sağlığını bozmadığı gibi, insan sağlığını daha da iyileştiren, olumlu yönde etkileyen başka birşeyden bahsetmek istiyorum. O da peygamber(sav) ; ‘ Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz ’ hadisindeki oruçtur. Şu günlerde nice profesörler oruç için ‘oruç mucizesi’ olarak bahsediyorlar. Hatta öğrencilik yıllarımda bizzat kendimin şahit olduğu islami çok bilmeyen ama ‘oruç mucizesini’ çözmüş bazı profesörler; ileride reçetelere madde madde ilaçlar değil oruç yazılacak diyen doktorlardan bahsetmek isterim. Hani bir bakış açısı var ya; Kuran da veya Sünnette ilimi veya bilimi ilgilendiren veya ilgilendirmeyen bir şey varsa ne yazık ki bazı kesimler ona karşı cephe almış bir şekilde, onu savunanlara örümcek zihniyetli diye bir söz söylüyorlar ya bu şuna benziyor düşünün ki anne karnında ikiz gebelik olan bebekler konuşuyorlar.

Biri diğerine hayat yalnızca buradan ibaret değil dışarıda bizi bir hayat bekliyor deyince diğeri olur mu öyle şey deyip o anki aklı ve o anki ilmiyle herşeyi bilebileceğini zannedip kabul etmiyor ve bununla da yetinmeyip karşısındakine kötü ithamlarda bulunuyor. Ne kadar da birbirine benziyorlar, yaklaşık 10 yıl önce oruç tutmayın, sağlığınıza zarar vermeyin kendinize yazık ediyorsunuz diyenler bugün kesin kanıtlarla kanıtlandığı orucun insan sağlığına faydasını görünce ne yaptılar. Aslında  önyargılı olup islamı eleştiren bizler hata yapmışız, sizler haklıymışsınız mı dediler? Tabiki hayır. Zihniyetleri değişmedi , ama orucun mucizevi faydalarını görünce ondan nasiplenip diğer taraftan islama cephe almaya devam edebilme adına 16 saat aç kalıp sonrasında yemenin serbest olduğu aralıklı oruç adında bir diyet alışkanlığı çıkardılar.

        Orucun sağlık üzerine etkilerinden çok bahsetmek istediğimi ve bir o kadar da bahsetmekten çekindiğimi belirtmiştim. Neden çekiniyorum, çünkü müslümanların oruca başlamadan yapmış olduğu samimi niyetini , sadece ALLAH rızası için yaptıkları bu ameli bozmalarından korkuyorum. Kimisi göbeğim çok çıkmış kimisi sağlık sorunlarım var en iyisi oruç tutayım biraz toparlanayım diyerek niyetlerine hem sağlık hem de ibadet anlayışı yerleştirmelerinden çekiniyorum. Gerek oruç  gerek misvak gerekse de diğer ibadetler olsun önce kendi nefsime sonra da bütün Müslümanlara nasihatım; Dikkat edelim! Niyetimize ALLAH rızası dışında başka bir şey bulaştırmayalım, ameli ifsat olunanlar gibi boşa amel edip kaybedenlerden olmayalım inşallah. Rabbim bizleri bu sınıftan da olmakta korusun.

        Bundan sonra artık asıl konumuza başlayalım inşallah. İnsan bir süre birşeyler yemeyince yaklaşık 3-4 saat içerisinde kan şekeri düşmeye başlar. Buna bağlı olarak kan insülin seviyesi de düşer. Vücuttaki insülin seviyesi düşünce insüline karşı duyarsızlık azalır, insüline karşı vucüt daha hassas olur. Böylelikle kişinin tip 2 diabet(şeker hastası) olma ihtimali dramatik bir şekilde düşer. Azalan kan şekerini belirli bir seviyede tutmak için vücut  ALLAH ‘ ın izniyle önce kandaki trigliseritleri(yağları) sonra vücutta depo halinde bulunan (karaciğer, göbek, iç organların etrafında biriken) yağları yakıp enerjiye çevirmeye başlar. Kandaki yağ paneli düşünce artık bunların damar duvarına vereceği zararı indirgemiş oluruz. Böylelikle damar duvarında kolesterol birikimleri, plaklar vs. görünmez. Düşünelim biraz; normalde damardan geçen kan geçtiği yerdeki dokuyu, organı ALLAH ‘ ın izniyle destekler. Onun gelişimine katkıda bulunur. Ama damar duvarının içten içe yavaşça tıkandığını düşünelim, o damardan geçen kan miktarı azalacak ve böylelikle beslediği alandaki kanlanma bozulmaya başlayacaktır. Buna bağlı olarak o dokunun veya organın çalışması bozulacaktır eskisi gibi sağlıklı bir şekilde çalışamaz.

Örnek verelim; bu yavaşça tıkanan damar kalpte olursa önce kalbin beslenmesi bozulacağından ve iş yükü artacağından  egzersiz yaparken veya merdiven çıkarken erken yorulmalar başlayacaktır. Tıkanıklık arttıkça kalbin beslenmesi daha da bozulacağından artık hafif egzersizlerde veya yürüyüşlerde erken yorulmalar ve egzersiz esnasında göğüs ağrıları başlayacaktır. Bu tıkanan damar kalpte değil de beyinde olmuş olsaydı bu sefer de beynin beslenmesi bozulacak, önce unutkanlık artacak zihinsel fonksiyonlarda bozulmalar başlayacak.

Bir de damar içi pıhtılaşmalar olup bu daralan damar duvarlarına yapıştı mı işte o zaman ciddi sağlık problemleri yaşarız çünkü damar duvarı artık hızlı bir şekilde kapandığı için, eğer kalpte bu olursa kalp krizi, beyinde olursa felçlik(inme) , akciğerde olursa hızlı başlayan nefes darlığı olacak ALLAH muhafaza. Tersini düşünelim sünnet oruçlarına devam eden bir insanın kandaki ve dokudaki yağ oranı azalacaktır buna bağlı damar duvarı hasarı gerçekleşmeyecek yukarıda bahsettiğimiz hastalıklardan ALLAH ‘ın izniyle korunmuş olacak. Bunların yanında karaciğer ve diğer iç organlarda yağlanma azalacaktır. Karaciğer yağlanması, şeker hastası olma ihtimalini birkaç kat arttırır, siroz ve kanser gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini arttırır. Vücut çevresindeki yağ oranı da azalıcaktır, kişi obeziteye karşı korunmuş olacak, bütün kronik hastalıkların (şeker, kalp, tansiyon, kolesterol vs.) temelinde olan metabolik sendrom gibi hastalıklara yakalanmayacak dolayısıyla bu hastalıklara yakalananların ömür boyu kullanmış oldukları ilaçlardan ve dolayısıyla bunların yan etkilerinden de etkilenmemiş olacak. Oruç tutmayı düzenli hale getiren kişiler yukarıdaki saydığımız hastalıklardan korunmuş olacak ve bunun yanında iç organları daha verimli çalıştığından hem bedensel hem de zihinsel olarak daha kaliteli bir hayat yaşayacaklar.

        Orucun diğer sağlık üzerine faydası Beyin kaynaklı nörotrofik faktörü (BDNF) arttırır. Bu madde beyin hücrelerinin sağlığını doğrudan etkiler, beyin hücrelerinin enerji metabolizmasından sorumlu olup, beyin hücrelerinin yenilenmesine!! neden olur. Beyin hücrelerinin yenilenmesi mi? Halen araştırma konusu olsa da beyin hücreleri yenilense hani şu hasta beyin kanaması geçirdi veya felçlik geçirdi yatağa bağımlı yaşıyor dediğimiz kişiler beyin hücreleri öldüğünden dolayı, beyinde ölen hücreler fonksiyonlarını yerine getiremediklerinden dolayı yatağa bağımlı kısmı veya tam felçlik geçirmiş bir şekilde yaşıyorlar. Bu hücrelerin yenilenmesi demek tıpta bir çığır açacaktır. Tabi öbür taraftan BDNF, Parkinson ve Alzheimer(bunama) hastalığı gibi kronik nörolojik hastalıklara karşı da koruma sağlar.

        Orucun diğer bir faydası vücutta enflamasyona neden olan bazı göstergeleri düşürdüğünden inflamasyonu baskılar. Böylelikle vücutta oluşan inflamasyon belirtilerinden ağrı, ısı artışı, kızarıklık, ödem ve fonksiyon kaybı gibi bulgulardan kişiyi korur. Modern tıbbın inflamasyonu baskılamak için reçete ettiği ilaçları kullanmadan kişi sağlığına kavuşur. Eğer inflamasyon inatçı olursa, kronikleşirse işte bu inflamasyon zemininde gelişen romatizmal hastalıklar, allerjiler , kanserler, inflamatuar barsak hastalıkları, Parkinson , Multiple skleroz(MS) gibi hastalıklar gelişebilir. Kişi düzenli oruç tutunca bu ve bunlar gibi diğer hastalıklardan da korunmuş olur, ALLAH ‘ ın izniyle.

        Aslında orucun insan sağlığı üzerinde bilinen en önemli sağlığı geliştirici faydalarından diğerleri hormonlar üzerindeki etkisi, gen düzeyindeki etkisi ve özellikle son dönemlerde popüler olan 2016 yılında japon bilimcinin Nobel tıp ödülünü almasını sağlayan  otofaji konusudur. Bunlar çok önemli olmakla birlikte bu yazımızda orucun insan sağlığı üzerine etkileri konusunu bitirememiş olduk , diğer yazımızda bunlara değineceğiz inşallah.

       Selam ve dua aile…

Asrı Saadet Dergisi 3. Sayı 2024
Kalakut

Tıbbu İllet
Yorum Yap
Giriş Yap

Asri Saadet Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!