featured
  1. Haberler
  2. Dergi
  3. Hayatı İbadete Çevirmenin Gizli Anahtarı: Niyet

Hayatı İbadete Çevirmenin Gizli Anahtarı: Niyet

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bismillahrrahmanirrahim
Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsusdur. Salat ve selam O’nun Rasulü’nün pak ailesinin üzerinedir.

Kıymetli okuyucularımız, Bir önceki yazımızda amellerin kontrol merkezi olan kalbi tanımaya çalışmıştık. Daha sonra da kalbin hallerinden bahsettik. Bu yazımızdan itibaren kalbin hallerini etkileyen unsurlardan bahsetmeye çalışacağız inşallah.

Konu kalp olunca üzerinde ilk konuşulması gereken mesele hiç şüphesiz ki niyettir. Bunun sebeplerini şöyle açıklayabiliriz. Eğer niyet meselesini doğru anlayabilirsek hayatımızın her anını ibadete çevirebiliriz. Hatta yememiz, içmemiz, uykumuz, yolda yürümemiz, çalışmamız dahi Allah katında ecir olarak amel defterimize yazılabilir. Müslümanlar olarak bizimde asıl gayemiz zaten bu değil midir ?

Rabbimiz Zariyat Suresi 56. Ayette şöyle buyurdu: ” Ben insanları ve cinleri sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” Yani hayatımızın her anını sadece Allah’a ibadetle geçirebilmek. İşte bunun ilk adımı niyetten geçmektedir.

Değerli okuyucular; niyetin sıhhati demek kalbin ve amellerin sıhhati demektir. Niyetin doğruluğu demek kalbin ve amellerin doğruluğu demektir. İşte bu ve buna benzer nice faziletlerden dolayı kalbin hallerini etkileyen unsurlara niyetle başlamamız gerekmektedir.

Peki niyet nedir?

Niyet, bir işe yönelmek, azmetmek, kastetmek anlamlarına gelir. Bir kişi yapacağı herhangi bir iş için kalben ona yöneldiğinde veya azmederek onu yapmayı içinden geçirdiğinde, artık kişi o işe niyet etmiştir. Örnek verecek olursak; bir Müslüman abdest almak için lavaboya yöneldiğinde artık abdest için niyet etmiş sayılır. Çünkü o kimseyi oraya yönlendiren etken onun niyetidir. Başka bir misal verecek olursak, oruç tutmak isteyen bir kişiyi düşünelim, bu kişinin gece sahura kalkması gündüzü oruçlu geçirmek içindir. Zaten böyle bir niyeti olmasa gece sahura kalkmayacaktı. İşte bundan dolayı artık bu kişi oruca niyet etmiş sayılır. Tanım ve örneklerden anlaşılacağı üzere niyet içsel bir şeydir. Yani kalbin amelidir. Dilin bunda bir payı yoktur. Kalbin yapılacak amele azmedip yönelmesi niyet için yeterlidir. Hayatının her anı ile bize örnek olan Allah Rasulü’nün yaşamına, ibadetlerine baktığımızda sesli niyet ettiğini göremeyiz. Allah Rasulü (sav) ashabına niyetin önemi, faziletini sürekli niyetlerini kontrol etmelerini, gözden geçirmelerini hatırlatmış ancak dil ile niyet getirmeniz gerekir şeklinde bir tavsiyesi veya emri olmamıştır. Bize düşen de her meselede olduğu gibi burada da O’nun çizgisinden ayrılmamaktır.

Niyetin önemi ve fazileti nelerdir?

Hiç şüphesiz ki Allah Rasülünün hayatında bizler için her alanda örneklikler olduğu gibi niyet meselesinde de örneklikler vardır.

“Allah’ı ve Ahiret gününü uman ve Allah’ı çokça zikreden kimse için Allah Rasulü’nün hayatında sizin için güzel örneklikler vardır.” (Ahzab/21)

Allah Rasulü (sav) sahabesini niyet konusunda çok iyi eğitmiştir. Onlar niyetin önemini ve faziletini o kadar iyi kavramışlardı ki bu sayede hayatın her anını kulluğa, ibadete çevirmişlerdir. Çünkü niyetler, alışkanlıkları ibadetlere dönüştürür. Yazının ilk satırlarında yememiz, içmemiz, uykumuz ibadet olarak amel defterlerimize yazılabileceğinden bahsetmiştik. Mesela yeme, içme ,uyku, çalışıp para kazanmak, bunlar hayatın içinde ve zaruri olan şeylerdir. Eğer bir kimse kazandığı para ile ailemin ihtiyaçlarını karşılayayım, kazanıp Allah yolunda harcayayım, daha çok infak edeyim diyerek niyet ediyorsa, o kimsenin çalıştığı her dakika ibadet sayılacaktır. Çalışmak bir alışkanlık iken niyet sayesinde ibadete dönüşmüştür.

Buhari ve Müslim’de geçen hadiste Allah Rasülü (sav) şöyle buyurdu: ‘’Bir adam Allah’ın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için bir sadaka olur.’’

Çalışıp kazandığı ve ailesine harcadığı her kazanç onun için sadaka olarak amel defterine yazılacaktır.

Başka bir misal de uyku için verelim. Her gün belli saatlerde mecburi olarak uyuyoruz. Kişi; dinlenip daha zinde olayım, İslam’a daha iyi hizmet edeyim, ibadetlerimi daha iyi yapayım, sabah namazına uyanabileyim niyeti ile uyursa zaruri ihtiyaç olan uyku, niyet sebebi ile ibadete dönüşecektir.

Çünkü uyku artık bir hobi veya herhangi bir alışkanlık değil de Allah rızasını kazanmak için yapılan bir amele dönüşmüştür.

Yine aynı şekilde başka bir misal verecek olursak evli bir bayan, gün içerisinde eşine hizmet ediyor, temizlik yapıyor, yemek yapıyor, evin düzenini kurmaya çalışıyor, çocuklar ile ilgileniyor. Bu bayan kocasına hizmet ederken niyeti Allah rızası olursa “Rabbim bana eşime itaat etmemi emretmiş bende gücüm nisbetimde Allah için bunu yapıyorum” derse gün boyu koşturup yorulması kendisi için ecir kapısına dönüşecektir. Aksi taktirde niyetinde Allah rızası taşımaz ise kendisine sadece yorgunluğu kalacaktır.

Ömer (r.a)’in rivayet ettiği bir hadiste Allah Rasulü (sav) dedi ki: Ameller ancak niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şeyin karşılığı vardır. (Buhari ve Müslim)

Yahya ibni Yasir dedi ki: “Niyeti öğreniniz çünkü niyet amelden daha etkilidir.”

Yine geçmiş büyük alimlerimizden olan Abdullah ibni Mübarek dedi ki: Nice küçük işler vardır ki niyet onu yüceltir. Nice büyük işler vardır ki niyet onu küçültür.

Buraya kadar anladığımız iki önemli husus var. Birincisi; kişinin her halini ibadete çevirecek gizli anahtar niyettir. İkincisi ise; yapılan ameli Allah katında değerli kılan şey yine niyetimizdir. Eğer bizler bu noktayı iyi kavrayabilirsek, her haliyle Allah’a kulluk eden bir Müslümana dönüşebiliriz. Bundan daha faziletli ne olabilir ki! Sahabe bu fazileti çok iyi kavradıkları için tabiri caizse yürüyen abidler haline geldiler. Küçük gibi görünen amellerle dahi cenneti kazandılar. Allah Rasülü (sav) döneminde mescidi temizleyen kadını hatırlayalım;

Ebû Hüreyre (r.a) şöyle anlatır:

Zenci bir kadın mescidde kalır ve mescidi süpürürdü. Günün birinde vefât etti. Allah Rasülü (sav) onu göremeyince ne olduğunu sordu.

Sahabeler:

‒ “Vefât etti, sizi rahatsız etmek istemedik” dediler.

Efendimiz (sav) kızgın bir şekilde:

‒ “Bana vefâtını haber vermeniz gerekmez miydi? Haydin kabrini bana gösterin!” dedi.

Ondan sonra kabrinin başına varıp cenâze namazını kıldılar. (Buhârî, Salât, 72)

Rasûlullah (sav) namazdan sonra şöyle buyurdu:

“Bu kabirler, orada yatanlar için karanlık doludur. Allah Teâlâ, üzerlerine kılacağım namaz sebebiyle kabirlerini aydınlatır.” (Müslim, Cenâiz 71; Ahmed, II, 388)

Şimdi bu kadın, cenneti kazanmak için tonlarca mal kazanıp Allah yolunda infak etmedi. Ömrünü ilme verip ilim ehli olmadı. Cihad meydanlarında savaşıp şehid olmadı. Onu, belki bir çoğumuza göre basit, bazılarımızın da nefsine ağır gelen mescid temizleme işi, halis niyeti sayesinde cennete götürdü. Unutmayalım ki amellerin Allah katındaki değeri niyetlerimize bağlıdır.

Niyet, ibadetleri birbirinden ayırır
Niyet aynı zamanda ibadetleri de birbirinden ayırır. Sabah namazının iki rekat sünneti ile iki rekatlık farzını birbirinden ayıran şey niyettir. Farz olan oruç ile nafile olan orucu birbirinden ayıran şey niyettir. Örnek verdiğimiz iki ibadet zahiren bakıldığında birebir aynıdır. Ancak niyetleri, onları nafile veya farz diye birbirinden ayrılmasını sağlamıştır.

Niyet edip yapmasak dahi ecrini alırız
Hayır ve güzel olan işleri yapmaya niyet ettikten sonra çeşitli sebeplerden ötürü yapamadığımızda Allah katında yapmış gibi ecir alırız.

Abdullah ibni Mesud (ra)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah (ac) iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa Allah bunu yapılmış tam bir iyilik olarak yazar. Şayet iyilik yapmak ister sonrada onu yaparsa, Allah o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Şayet insan bir kötülük yapmak ister de onu yapmadan vazgeçerse Allah bunu ona tam bir sevap olarak yazar. Eğer kötülüğü yaparsa bir günah yazar.” (Muttafekun Aleyh)

Bu hadisin gerçek hayattaki karşılığı minvalindeki olay Tebük seferinde yaşanıyor. Sefer sırasında Allah Rasülü ve sahabeler beraber iken, Allah Rasülü şöyle buyurdu: ‘’Medine de bizden geride kalan öyle kimseler vardır ki bir dağ yoluna, bir vadiye girdiğimizde onlarda bizimle yürüyormuş gibi sevap kazanırlar çünkü onları bir takım mazeretleri alıkoymuştur.” (Buhari)

İnsanların canıyla malıyla çıktıkları cihad ibadetine gücü veya imkanı olmadığı için çıkamamak onları o ecirden mahrum etmiyor. Bunun sebebi o sahabelerin niyetlerinde halis bir şekilde cihadı istemeleri geçmektedir. Bu konuda bize ışık tutacak başka bir hadis ile devam edelim.

Allah Rasülü (sav) şöyle dedi:
“Dünyada dört sınıf insan vardır;

Allah’ın kendisine mal-rızık ve ilim verdiği bir kul, bu nimet içerisinde yolunu Rabbi vasıtasıyla bulur, Müslümanlarla ve akrabalarıyla irtibatını kesmez ve o verilen nimette Allah’ın hakkı ne ise onu da bilir ve gereğini yerine getirir. Bu kul Allah katında en üstün derecededir.

Yine bir kul ki Allah ona ilim vermiş mal vermemiştir. Bu kulun niyeti doğrudur ve şöyle der: “Eğer malım olsaydı falanın yaptığı gibi yapardım” der ve o niyetine göre karşılık görür. Önceki kimse ile sevapta eşittirler.

Yine bir kul ki Allah kendisine rızık vermiş fakat ilim vermemiştir. İlim ve bilgisizlik yüzünden malını dengesiz biçimde harcar, Rabbine karşı sorumluluk bilinci duymaz, akrabaları ve Müslümanlarla alakasını keser ve o malda Allah’ın hakkını da yerine getirmez. Bu kimse en kötü durumdadır.

Yine bir kul daha vardır ki: Allah kendisine ne mal ne de ilim vermiştir. Bu kimse de şöyle der: “Eğer malım olsaydı ben de falan kimse gibi o malı kötü yollarda harcardım.” O da niyetine göre karşılık görür ve her ikisinin de günahı eşittir.” (İbn Mâce, Zühd: 8)

İnsan malım az infak edemiyorum, imkanım yok İslam’a hizmet edemiyorum gibi kötü zanlara kapılmamalıdır. Halisane bir niyet ile imkansızlıktan dolayı yapamadığımız salih amellerin ecrine ulaşabiliriz. Müslüman birey hayır yollarını iyi araştırmalı imkan dahilinde olanı icra etmeli, imkan bulamadığı ameller içinde niyetini halis tutmalıdır.

Niyet, meşru amellerde geçerlidir. Meşru olmayan amellerde niyete bakılmaz

Hem geçmişte hem de günümüzdeki insanlar, işlediği masiyetleri meşrulaştırmak için niyet meselesinin arkasına sığınmaktadırlar. Şer’i bir gerçek var ki o da şudur; niyet meşru olmayan (masiyet, haram, şirk) meselelerde geçerli değildir. Bir kimse günah olan bir amel işleyerek veya şirk olan bir amel işleyerek; ‘Benim niyetim Allah rızasıydı veya benim niyetim iyiydi’ diyemez.

Müşrikler, Allah’ın dışındaki varlıklara kulluk ederek ‘’Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yakınlaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” derler. (Zümer/3)

Allah’tan başkasına ibadet etmek şirk olan bir ameldir. Ayette görüldüğü gibi şirk olan bir ameli Allah’a yakınlaşmak niyetiyle yapmak, onları şirke düşmekten ve müşrik olmaktan kurtaramamıştır.

Konuya birkaç misal vererek devam edelim. Faiz büyük günahlardan mesela, bir kimse infak etmek niyetiyle veya yoksullara, yetimlere yardım etmek niyetiyle faizli kredi çekebilir mi? Tabi ki hayır. Çünkü haram olan, necis olan bir işi niyetin güzelliği temizlemez.

Aynı şekilde günümüzde bazı insanlar iyi niyetli olduklarını söyleyerek batıl ideolojilerin peşinden gidiyorlar, onları destekliyorlar ve bu şekilde İslam’ı hakim kılacaklarını düşünüyorlar. Sadece Allah’a ait olan hakimiyet yetkisini, kanun koyma yetkisini, Allah’ın dışında beşeri sistemlere vererek İslami mücadele veriyorlar. Sadece Allah’a ait olan yetkiyi Allah’ın dışında başka bir şeye vermek, Allah tarafından affedilmeyen tek günah olan şirktir.

‘’Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz onun dışında kalan günahları ise dilediği kimseler için bağışlar.’’ (Nisa 48)

Her ne kadar niyet İslam’ı yaymak İslam’ı hakim kılmak olsa da amel meşru olmadığı için yani şirk olduğu için bu konuda onların niyetleri işlenen cürmü meşru kılmaz. Niyetimiz doğru olduğu gibi amelimizin de doğru olması gerekir.

Allah’ın yardımıyla yazımızı burada tamamlamış bulunuyoruz. Rabbim okuduklarımızı anlamayı ve halis bir niyetle amel etmeyi hepimize nasip eylesin. Allahümme Amin.

Asrı Saadet Dergisi 2. Sayı 2024
Rahmi Özdemir

Hayatı İbadete Çevirmenin Gizli Anahtarı: Niyet
Yorum Yap
Giriş Yap

Asri Saadet Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!