CENNETTE RASULULLAH (SAV) İLE BERABER OLMAK İSTİYORUM
Bismillahrrahmanirrahim
Hamd, kardeşlerime nasihat etme imkânı veren, beni böyle bir sorumlulukla şereflendiren Âlemlerin Rabbi ve benim Rabbim olan Allah’a (cc) mahsustur. Salat ve selam se Muhammed’e (sav) O’nun ailesine, ashabına ve bütün Müslümanların üzerinedir.
Kıymetli kardeşim, en fazla işitiyakını çekip sevgi ve dua ile Rabbim’den kendim için istediğim bir şeyi sana hatırlatmak, yol göstermek için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Ben Cennet’e girmek ve Cennet ehli olmak istiyorum. Ben Cennet’te Rasulullah’a (sav), Ebu Bekir’e, Ömer’e, Osman’a, Ali’ye ve diğer hayrın öncülerine yakın olmak istiyorum. Öyle zannediyorum ki bunu bütün müslümanlar ister. Ancak ciddi bir problemimiz var. Hepimiz bunu istiyoruz fakat buna sebep olacak, Cennet’te biz Rasulullah’a (sav) yaklaştıracak amelleri bilmiyoruz. Bundan ötürü Cennet’e götürecek, Rasulullah’a (sav) yaklaştıracak amellerden gafil kalıyoruz.
Ah! Keşke Reb’i ibn Kab’ın yerinde ben olsaydım. Keşke Enes (ra) (Enes bin Malik) ben olsaydım. Belki Ebu Bekir, belki Ömer olamazdım. Ama keşke İbni Mes‘ud ben olsaydım, diyeceği olur insanın. Keşke Rasulullah’ı (sav) görseydik. Bu gözler O’nu görseydi. Bu eller O’na dokunsaydı.
Bu dil O’na ya Rasulullah “Ben ateşten uzaklaştıracak ve Cennet’e yakınlaştıracak amel nedir?” diye sorsaydı. Keşke ya Rasulullah “Ben Cennet’te seninle beraber olmak istiyorum” diyebilseydik hüzün ve ümitle… Ve O da o büyük müjdeyi verseydi.
– “Evet, sen Cennet’te benimle beraber olacaksın.” İnsan neler vermez ki bunun karşılığında. Cennet ve Cennet’te Rasulullah’a (sav) yakın olmak… O halde çalışan bunun için çalışsın.
Kıymetli kardeşim… Ben seni müjdeliyorum. Şayet Rasulullah’ın (sav) haber verdiği şu şeyi yaparsan Cennet’te Rasulullah’la beraber olup O’na komşuluk edersin. Bunları dikkatle okumanı ve gerektirdiği şeyleri yapmanı nasihat ederim. Rabbim beni ve seni nasihati dinleyen en güzel şekilde amel eden ve Rasulullah’a (sav) komşu olanlardan eylesin.
Tabi ki Cennet’e girmek ve Rasulullah’a (sav) yakın olmak için ilk olması gereken Allah’ı (cc) birlemek ve hiçbir şekilde ona şirk koşmamaktır. Benim burada zikredeceğim amellerin hepsinin kabul olması için Tevhid’le beraber olması gerekir. Aksi halde şirk ve küfür bataklığına batan kimseler ne kadar amel yaparlarsa yapsınlar hepsi boştur.
Rabbimiz şöyle buyurdu; “Rablerine karşı kâfir olanların amellerinin durumu, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Yaptıkları hiçbir şeyin (Allah katında bir karşılığı yoktur ve yaptıklarından) faydalanmazlar. (Hakka dönmesi çok) uzak bir sapıklık içinde olmak işte budur.” (14/İbrahîm, 18)
Cennet’te Rasulullah’a Yakınlaştıran Sebepler
1. Çokça Namaz Kılıp Secdeleri Arttırmak
Kıymetli kardeşim şayet Rasulullah’a yakın olmak istiyorsan, Kevser Havuzu’nun başında sen de bulunmak istiyorsan, secdelerin arttırman gerekir. Beş vakit namazın dışında teheccüd yapmanı, duha namazına sımsıkı sarılmanı, ezan ve kamet arasındaki iki rekâtı zayi etmemen sana nasihat ederim. Secdelerin arttır ve uzat. Şayet bunu yaparsan bu Rasulullah’la komşu olmana sebep olacak bir ameldir.
Reb’i ibni Kab (ra) anlattı. Dedi ki; Rasulullah’la (sav) geceledim. Hacet ve abdest alması için yanına geldim. Bana dedi ki; “Sor”. Ben de dedim ki; “Cennet’te seninle beraber olmayı istiyorum.” Dedi ki; Onun dışında (başka bir şey var mı)? Dedim ki onu istiyorum. Dedi ki; öyleyse çokça secde ederek kendin için bana yardımcı ol.” (Müslim)
2. Rasulullah’ı (sav) Sevmek
Rasulullah! O Allah’ın Rasulü. O Rabbimizin “Muhammedun Rasulullah” (48/Feth 29) ismini kendi isminin yanına yakıştırdığı mübarek bir şahsiyet. O’nu sevmek imana, O’na buğz etmek ise nifağa ve fıska alamettir. Ya Rabb! Sen O’nu bize sevdir.
Rabbimiz şöyle buyurdu; De ki: “Şayet babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz,
elinize geçen mallar, zarara uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler; size Allah’tan, Resûl’ünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli olursa, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayet etmez.” (9/Tevbe, 24)
Rasulullah (sav) dedi ki; “Kişi sevdği ile beraberdir.” (Buhari – Müslim)
Enes (ra) anlattı; “Bir adam Rasulullah’a (sav) kıyamet saatini sordu. Kıyamet saat ne zamandır? Dedi. Rasulullah (sav) “Onun için ne hazırladın?” diye sordu. Adam: “Hiçbir şey. Ancak ben Allah’ı ve O’nun Resulünü seviyorum” dedi. (Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle karşılık verdi:) “Sen sevdiğinle beraber olacaksın.” (Sonra) Enes (ra) dedi ki; Biz Rasulullah’ın “Sen sevdiğinle beraber olacaksın” sözünde olduğu kadar hiçbir şeyde bu kadar sevinmemiştik. Sonra dedi ki; Ben Rasulullah’ı, Ebu Bekir’ ve Ömer’i seviyorum ve ümit ediyorum ki onlar kadar amel yapamasam da bu sevgim karşılığında onlarla beraber olurum.” (Buhari – Müslim)
Hangimiz Ebu Bekir gibi amel yaptı? Hangimiz bu kadar esir bacılarımız, çocuklarımız, kardeşlerimiz esaret altındayken Ebu Bekir gibi onların esaret bağlarını çözmek için elinden geleni yaptı. Hangimiz onlar gibi ilim meclislerinde ilim talebesi, cihad zamanında meydanlarda er, gecelerde birer abidler oluverdik. Ya Rabbi sen şahit ol… Acizliğimizi, tembelliğimizi sana şikâyet ediyoruz. Doğru belki onlar gibi olamadık, ama biz onları seviyoruz. Biz Rasulullah’a (sav) ve O’nun yoluna gönülden bağlı olan muvahhidleriz. Biz bu asra dokunmak, Peygamber’in davetini bu insanlara ulaştırmak isteyenleriz.
Kıymetli kardeşim. Bilmiyorum sen Enes’in (ra) bu mutlu olduğu şey karşılığında o kadar mutlu olabildin mi?
Aslında bu hadis Peygamber’i ne kadar sevdiğini anlaman, bunu tespit edebilmen için de önemlidir. Acaba sen gerçekten Rasulullah’ı (sav) seviyor musun? Şayet Enes’in (ra) bu anlattıkları karşısında gerçekten sen de çok sevindiysen bu Rasulullah’ı (sav) sevdiğini ve O’na komşu olmayı ne kadar çok arzu ettiğini gösterir. Ancak sanki normal bir sözmüş gibi okuduysan ve içinde gerçekten bir mutluluk ve kıpırdama olmadıysa sen gerçek manada Rasulullah’ı sevmemiş, O’na komşu olmayı da gönülden istememişsindir.
Evet, öyle kardeşim. Ne yazık ki birçok Müslüman Tevhid ehli kardeşimiz dünyalık bir süse sahip olduğunda çok sevinir, dünyalık bir menfaat konusunda bir müjde aldığında mutlu olur ama ahiretimizle alakalı bu rivayetlerle, bu müjdelerle pek de mutlu olmaz. Acaba sen hangisisin? Nefsini muhasebe et…
3. Yetim Olanı Koruyup Gözetmek
Dinimiz yetimlere, onların haklarına, sorumluluklarını üstlenmeye ayrı bir önem vermiştir. Kıymetli kardeşim! İlim öğrenerek Allah’ın dinine yardımcı ol. Ya da cihad ederek Allah’ın dinine yardımcı ol. Ya da gecelerin ibadetlerle süsleyip, bolca dua ederek Allah’ın dinine yardımcı ol. Ya da malını Allah yolunda bolca sarf ederek bu dine yardımcı ol. Bilmiyorum bunların hangisiyle bu dine yardımcı olabiliyorsun. Ya da hiçbiriyle gerçekten büyük bir amel ortaya koyamıyorsan yetimin başını okşayan, ihtiyaçlarını gideren biri ol. Özellikle son yıllarda yetimlerimiz çoktur. Allah için onları seven, ilgi alaka gösteren ol.
Belki bir İmam Malik, İmam Ahmet değiliz, ömrünü cihada adamış bir Halid, Abdullah ibn Mübarek de değiliz. Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi’de ibadetlerle yorulan Fudayl ibn İyad da değiliz. Ama bu acziyetimize, tembelliğimize rağmen onlarla Cennet’e girebilir, Rasulullah’a (sav) yakın olabiliriz. Kıymetli kardeşim… İşte Rasulullah’a (sav) yakın olmak bir yetimin kefaletini alıp üstlenmek kadar yakındır bize İnşaAllah. Bunun müjdesini sözünde sadık olan Rasulullah (sav) bizlere verdi.
Sehl ibn Sad (ra) anlattı. “Rasulullah (sav) işaret ve orta parmağını göstererek ‘İşte ben ve yetimin velayetini üstlenen kişi Cennet’te böyle olacağız’ dedi.
4. Güzel Bir Ahlak Sahibi Olmak
Güzel bir ahlaka ve adaba sahip olanlar da Cennet’te Rasulullah’a (sav) komşu olacaklardır. Güzel ahlak insanlara eziyet vermemektir. Güzel ahlak onlarla iyi geçinmektir. Güzel ahlak güzel konuşmak, güzel bakmaktır. Güzel ahlak yolda tevazu ile yürümektir. Güzel ahlak alçak gönüllü olmaktır. Güzel ahlak kişinin kendisi için istediğini kardeşi için de istemesidir. Kardeşini hakir görmemektir. Güzel ahlak kişinin anne-babasına, eşine, çocuklarına, akrabalarına, komşularına en güzel üslupla muamelede bulunmaktır.
Cabir’in (ra) rivayetinde Rasulullah (sav) dedi ki; “İçinizden bana en sevimli olanlarınız ve kıyamet günü bana en yakın olanlarınız ahlakı güzel olanlarınız olacaktır. Bana en sevimsiz olanlarınız ve kıyamet günü bana en uzak olanlarınız gereksiz yere çok konuşan, kendisiyle övünen ve kibirli olanlarınızdır.
Rasulullah’a yakın olmak isteyen kardeşim… Gereksiz konuşan olma. Meclislerde insanları sesiyle ve sözleriyle bastırmaya çalışan olma. Çok konuşmakta iki büyük felaket söz konusu olur. Birincisi; çok konuşup, boş konuşan, bil ki konuştuklarının hepsinden hesaba çekileceksin. İkincisi; velev ki kısmen fayda bile olsa şeytan çok konuştuğun ve ortama hâkim olduğun algısını sana yerleştirir, kibir ve riyaya sevk etmeye çalışır. Allah seni muhafaza etsin.
5. Rasulullah’ı Görmeden Ona İman Etmek
Aslında Cennet’te Rasulullah’la beraber olmak için başka sebepler daha var. Ancak bu beş maddeyle yetinmek istedim. Beşinci madde ise gönüllere ümit ve mutluluk veren bir şey… Rasulullah’ı görmeden O’na iman etmek, Cennet’te O’na yakın olmaya sebeptir. Sahabe olamadık. O’nu (sav) göremedik. Şayet iman üzere olur ve imanımız üzere vefat edersek Rasulullah’ı (sav) görecek ve O’na yakın olacağız. Kıymetli kardeşim zikredeceğim hadis gönüllere şifa veren, artık duyanın bayram etmesi gereken önemli bir hadistir. Ebu Hureyre (ra) anlattı;
Rasulullah (sav) ashabıyla kabri ziyaret etti. Kabre girerken dedi ki;
– Es-selamu aleykum ey bu diyarın mümin ve Müslüman ehli! İnşaallah biz de size kavuşacağız. Sonra;
– Kardeşlerimi görmeyi çok istiyorum. Onları çok özlüyorum dedi. (Bunları duyan) Sahabe:
– Ey Allah’ın Rasulü, biz senin kardeşlerin değil miyiz, diye sordular. Rasulullah;
– Hayır, siz benim ashabımsınız. Kardeşlerim benden sonra gelip beni görmedikleri halde bana iman edenlerdir. Ümmetimden en çok sevdiğim kimseler, benden sonra gelip de ailesini ve malını feda etme pahasına beni görmeyi isteyenlerdir. Hepinizden önce Kevser Havuzunun başına gelip bekleyeceğim dedi. Sahabe;
– Ey Allah’ın Rasulü henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın? diye sorunca O (sav) şöyle dedi;
– Bir adamın alnı ve ayakları beyaz olan bir atı olsa, o adam atını tamamı siyah olan bir at sürüsü içinde bulamaz mı? Sahabe;
– Evet, bulur, dediler. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav) dedi ki;
– İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben havuzun başında onları bekleyeceğim.
Rabbim Cennet ehli olmayı bana ve sana nasip etsin. Cennet’te Rasulullah’la sahabeleriyle, salihlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraber havuzun başında buluşmayı nasip etsin. Allahumme amin.
Asrı Saadet Dergisi 1. Sayı 2024
Muhammed Ceyhan