featured
  1. Haberler
  2. Dergi
  3. Allah’ın (cc) Varlığına İman

Allah’ın (cc) Varlığına İman

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Allah’ın (cc) Varlığına İman

Allah var mıdır?

Varlığının delili nedir?

Varlığını ne ile bilebiliriz?

Bizler biliyoruz ki var olan hiçbir eser sahipsiz değildir. Allah‘ın (cc) varlığının en büyük kanıtı yarattıklarıdır. Yeryüzü, gökyüzü, insanların ve hayvanların yaratılışı, evrenin muhteşem dizaynı, hiçbir şeyin şaşmadan tıkır tıkır işlemesi, güneşin her zaman doğudan doğup batıdan batması… Biz bunların hepsine bakarak Allah ‘ın (cc) var olduğuna kesinlikle inanırız ve bunda hiç şüphe duymayız. Çünkü Allah’ın varlığına iman; hiçbir şek ve şüpheye düşmeden katıksız olarak onun var olduğunu kabul- tasdik edip ikrar etmekle olur.

Peki Allah’ın (cc) varlığını ne ile bilebiliriz? Bir yaratıcı olduğunu ne ile idrak edebiliriz?

Allah‘ın (cc) varlığı şu dört şey ile bilinir.

1. Akıl 2. His 3. Fıtrat 4. Şeriat

Allah’ın (cc) varlığını inkâr edip, itirazlarda bulunan ve reddiye sunan insanlar konuya genel olarak hep akli yaklaştıkları için biz de onların bu itiraz ve reddiyelerine karşılık meseleye öncelikle akılla yaklaşalım…

ALLAH‘IN (cc) AKIL İLE BİLİNMESİ

Gökyüzünün ve yeryüzünün yaratılması ve gökyüzünün direksiz bir biçimde yeryüzünün üstünde durması bir yaratıcının olduğuna delâlet etmez mi?

Yeryüzünün her sonbaharda solup, ilkbaharda tekrar canlanması öldüren ve dirilten bir yaratıcının olduğuna delâlet etmez mi? Güneşin her zaman doğudan doğup batıdan batması, kurulan hiçbir çarkın kendi başına işleyemeyeceği bir yaratıcının olduğuna delâlet etmez mi? İnsanların içinden sarışın, beyaz, esmer ve siyahi kimselerin olması türünün aynı, renklerinin farklı olması bir yaratıcının olduğuna delalet etmez mi? Her yüzyılda bir nesillerin değişmesi, bir neslin gitmesi ve yerine başka bir neslin gelmesi ve milyonlarca ya da milyarlarca yıl bunun böyle devam etmesi bir yaratıcının veya bir otoritenin olduğuna delâlet etmez mi?

Her insan için doğma, büyüme ve ölme gibi evrelerin olması, bunun sürekli bir şekilde devam etmesi ve bu döngünün hiçbir zaman bozulmaması veya tersine dönmemesi bir yaratıcının varlığına delalet etmez mi? Bütün bunlar bir yaratıcının ve bir otoritenin var olduğunun akli delilleridir. Bu ve buna benzer örnekler sayamayacağımız kadar çoktur.

Düşünün çölde veya karda insana ait ayak izleri gördüğünüzde bu kendiliğinden olmuş diyebilir misiniz? Yahut bir hayvana ait ayak izleri gördüğünüzde bu izler kendiliğinden oluşmuş diyebilir misiniz? Kesinlikle hayır, çünkü akıl da buna karşı çıkar. Akıl insana ait ayak izi için bir insanın geçtiğini, hayvana ait ayak izi için de bir hayvanın geçtiğini savunur. Burada geçenin bir insan veya bir hayvan olduğunu biz akıl ile bilebiliriz.

Ya da başka bir örnek verecek olursak; Bir araba gördüğünüz de bu tabii bir durumdur, kendiliğinden olmuştur. Yahut bir telefon gördüğünüzde bu telefon kendiliğinden olmuştur diyebilir misiniz? Eğer bu örneklere cevaben “Evet” diyorsanız ve bu sözünüzde şaka yapmıyor ve ciddi iseniz o halde çevrenizdekiler tarafından akli dengesi yerinde olmayan bir deli olarak kabul görürsünüz. Çünkü arabanın veya telefonun biri veya birileri tarafından icat edildiği akıl ile bilinir. Gerek araba gerek telefon veya benzeri şeylerin oluşmasında akıl bize burada bir işçilik olduğunun kanısını veriyor. Akıl bize bir fiilin olduğu yerde mutlaka bir faili gerekli kılar.

Failsiz kendiliğinden olmuş bir fiili akıl kabul etmez. Çünkü bu olay akla ters düşer.

Adamın birine sormuşlar;

– Sen Rabbini ne ile bilirsin?

Adam şöyle cevap vermiş;

– Yoldaki bir iz yolculuğa, yoldaki bir gübre deveye veya ineğe delalet ederken, içinde burçlar bulunan gökyüzü, üstünde yollar, dağlar, dalgalı denizler bulunan yeryüzü ve içindekiler… Onları işiten ve gören bir yaratıcının varlığına delalet etmez mi?

Susuz kurak olan bir topraktan karpuz, üzüm, kavun gibi sulu meyvelerin yetişmesini akla danıştığımızda burada bir failin olduğunu bize söyler. Başka bir örnek daha verecek olursak;

Bir ev düşünün, evin içinde bir masa ve masanın üzerinde bir elma var. Akıl sahibi bir insan bu elmanın kendiliğin-den dalından kopup bu masanın üzerine geldiğini kabul eder mi? Tabi ki kabul etmez. Akıl mutlaka o elmayı oraya getiren birini arar. Akıl bu kadar basit bir işin bile arkasında bir fail ararken, bu işi mutlaka birinin yaptığını söylerken, o ağaçtan o şekilde ve o lezzette ve daha zor olan bu meyveyi var eden birinin olmamasını söylemek akıl dışı geliyor. Bizzat akıl zaten tüm bunları bir yaratanın var olduğunu söylüyor. Daha önce de değindiğimiz gibi fiil faili gerektirir. Akıl, ortada yapılan bir iş var ise onun mutlaka bir faili olduğunu doğrular.

Allah insanların akletmesi için ayette şöyle buyuruyor: “Yoksa onlar bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar, yoksa onlar mıdır kendilerini yaratan?” (Tur / 35)

Allah (cc) ortada bir işçilik olduğunu söylüyor ve bu işçiliğin kendiliğinden mi meydana geldiğini soruyor. Yahut fiilin kendisi fail olur mu? Kişinin kendisini yaratabileceği düşünülebilir mi? İnsanların insan ürünü olan türlü türlü yapıtların karşısına geçip onların muazzamlığından bahsetmesi fakat gerek kendi yaratılışının gerekse evrenin yaratılışı konusunda düşünmemesi Allah’ın (cc) varlığını akla uymuyor diye inkâr etmesi şaşılacak bir durumdur.

Günümüzde bu şekilde bir yaratıcının varlığını inkâr eden insanların çoğalmasının başlıca sebepleri şunlardır:

1. Sorumluluktan Kaçmaları;

Allah ’ı (cc) inkâr edenlerin çoğunluğunun önceden Allah ’a (cc) inanan fakat daha sonra gençlik çağlarında Allah ’ı (cc) inkara yöneldiklerini müşahede etmekteyiz. Bunun sebeplerinden biri sorumluluktan kaçmalarıdır.

Çünkü sorumlu olduğunu hisseden kişi sorumlu olduğu şeyin kendisine faydalarını ve zararlarını tespit eder ve sorumluluğunu ona göre yerine getirmeye çalışır. Dinin onlara bir sorumluluk yüklemesi, onların ilgi duydukları birçok şeyden onları nehyediyor olması, onlara birtakım şeyleri yapma ve birtakım şeyleri yapmama sorumluluğunu yüklemesi, bu kimselerin inkâra yönelmesinin sebeplerindendir. Allah’ın (cc) varlığı genelde bu kişilerin iç dünyasında bir boşluk meydana getirmiş ve bu boşluğu kapatmak için Allah ’ın (cc) varlığını inkâr etmişlerdir. Çünkü her insan şunu bilir. Allah’ı kabul etmek, yerine getirilen sorumluluğun ödüle, yerine getirilmeyen sorumluluğun ise cezaya götüreceğini bilmektir. Yine kişi sorumlu olduğu şeyi yapmadığında bunu yapmadığından dolayı hesaba çekileceğine inanıyorsa bu her aklına geldiğinde sanki kalbine bir hançer saplanır gibi olur. Sırf bundan dolayı rahat yaşayıp bir şey düşünmemek isteği onlara galip gelir. Sonuç olarak Allah ’ı (cc) inkâr eder.

2. Sorulan Sorular Karşısında Ezik Kalmaları;

Kendilerine Allah’ın (cc) varlığı ile ilgili bir soru sorulduğunda ya da akıllarına buna benzer sorular takıldığında ve bu sorulara makul bir cevap veremediklerinde bu soruların altında ezilmişler, bunun neticesinde Allah ’ı (cc) inkâr etmişlerdir. Bu konu Müslümanlar açısından çok önemlidir ve bu konunun ehemmiyetini iyi bilmemiz gerekir.

Çünkü şu bir gerçektir ve aynı zamanda bir tecrübedir ki şüphe atmak ve soru sormak bir meseleyi açıklamaktan daha etkilidir. Çünkü bir meseleyi açıkladığında tafsilatlandırır ve karşındaki muhatabını ikna etmek için elinden geleni yaparsın fakat muhatabına ileteceğin bir soru veya atılan bir şüphe kalbî doğrudan etkiler. Bu şekilde kişiyi ya soruyla yada attığın şüphe ile başbaşa bırakırsın.

İslam ’da her meseleyi tafsilatlandırmaya gerek yoktur. Allah (cc) ve Rasulünün bildirmediği sahabenin ve selefin konuşmadığı bizi dinimizde fitneye düşürecek olan meseleler hakkında sorulan sorulara illa ki ikna edici bir cevap vermemiz gerekmiyor. Zira açıklama gereksinimi duyup açıklayamadığımızda bu bizim ayağımızın kaymasına neden olabilir. Çünkü şüpheyi izale edemeyip, kişi şüpheciyi ikna edemeyince Allah (cc) korusun kendisi onun görüşüne kayabiliyor. Bu ve bunun gibi örneklere birçoğumuz şahit olmuşuzdur.

3. Kınanma Korkusu;

İnsanları Allah ’ı (cc) inkâra iten bir diğer sebep ise kınanma ve eleştirilme korkusudur. Gençlik yıllarında gençler farklı farklı inançlarla karşılaşıyorlar. Özellikle bütün inançları reddetmek yönünde bazı telkinlerle baş başa kalıyor, inançsız olan kimselerin akli yaklaşımlarına cevap veremiyorlar. Muhataplarına makul cevaplar veremeyince bu kimseler onlara karşı boynu bükük ve eziklik hissettiklerinden dolayı ve onlar tarafından kınanmak ve eleştirilmek istemedikleri için onların fikirlerini benimsiyor ve inançsızlığa doğru büyük adımlar atıyorlar.

İslam akıl dini değildir. İçi, dışı, altı, üstü vahiy ile bilinebilecek olan bir dindir. Lakin buna rağmen İslam dini akla hitap eder. Bir fiilin faile ihtiyacı olduğunu en fazla akıl ile bilinir.

4. Mal ve Makam Sevgisi

Allah‘ın (cc) varlığını inkara sevk eden sebeplerden bir tanesi de mal ve makam sevgisidir. Bazı kimseler dünyalık olan bu sevgileri sebebiyle bir yaratıcı, bir otorite sahibini inkar ederler. Kur’an’ı Kerim’de sırf mülkünden dolayı Allah(cc) ‘ı inkar eden bazı kimselerden bahsedilmiştir. Mesela, Firavun…O kalben Allah’ı kabul edip inanmıştı. Fakat yine de inkar etti. Çünkü bir yaratıcı olarak Allah’ı kabul etmesi demek, mülkünde ve idaresinde kendisine ortak kılması demekti. Yahut bu idaresinin elinden gitmesi anlamına gelirdi.

Günümüzde kapitalist sermaye sahiplerinin birçoğu da Allah’ı inkâr etmektedirler. Kendilerini Yahudi, Hristiyan gibi isimlerle isimlendirmelerinin bir önemi yoktur. Bu kimselerin ne bir mezhepleri ne de bir dinleri vardır. Onların bir çoğu Allah’ın (cc) varlığını inkar ederken, bazıları ise bu konuda şüphe içerisindelerdir. Kesinlikle Allah inancı nedir, diye sorgulayıp ilgilenmezler. Onları bu ilgisizliğe sevk eden ise, mallarının gitmesi veya azalmasından korktukları içindir.

ALLAH ‘IN (cc) HİS İLE BİLİNMESİ

İnsanlar ve cinler his ile de bir yaratıcının olduğunu bilebilirler. Kimsenin bulunmadığı, kişinin tek başına olduğu veya zor anlarında kendisini gören, işiten ve kendisinden yardım istenildiğinde yardım edecek büyük bir gücün olduğu hissi insana galip gelir.

İnsan çok yakınında biri olduğunu hisseder. Şüphesiz ki bu büyük güç; sesleri işiten, yarattıklarını her yerde gören ve onlara yardım etmeye kadir olan yegâne güç Allah (cc) ‘tır. Ve O bize çok yakındır. Rabbimiz Kaf suresinde buyurdu ki; “Muhakkak ki insanı biz yarattık. Onun nefsine verdiği vesveseleri de biz biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf / 16)

Bunun dışında bizler aciz varlıklar olduğumuzdan dolayı acizlikleri gideren, istenildiğinde veren Allah ‘a (cc) dua ederiz. Allah’ın (cc) bizden bazılarımızın duasına icabet etmesi sonucu bizler biliriz ki; Allah vardır. Bir nimet istediğimizde onun verilmesi veya bir belanın def edilmesini istediğimizde o belanın bizden uzaklaştırılması, bizde bütün bunları yapan bir otorite sahibinin olduğu hissini uyandırır.

Hiç olmayan biri dualara, isteklere icabet edemez. Dualara icabet edilmesi ancak bir yaratıcının bir otoritenin varlığına delildir.

ALLAH‘IN (cc) FITRAT İLE BİLİNMESİ

Allah (cc) insanları ve cinleri yaratıp birtakım şeyleri onların fıtratlarına(benliklerine) yerleştirmiştir. İnsanlar ve cinler fıtratlarına yerleştirilen bu bilgi ile Allah‘ı (cc) bilirler.

Rabbimiz Rum suresinde şöyle buyuruyor; “Öyleyse yüzünü hanif olan dine çevir. Allah insanları o fıtrat üzere yaratmıştır.” (Rûm / 30)

Rasulullah (sav) buyurdu ki; Bütün çocuklar İslam fıtratı üzerine doğar.” (Buhari-Ebu Davud)

Allah‘ın (cc) varlığı, İslam ’a meyletme aslen fıtrata yerleştirilen bir hakikattir. Bunun en büyük delili çocuklar ve korku anından önce inkâr etmiş olduğu Allah ’a (cc) sığınan in-sanlardır. Onlar ki geniş, refah zamanlarında Allah’ın varlığını inkâr ederler. Güç ve kuvvet bakımından kendilerinin hiçbir şe-ye ihtiyaçlarının olmadığını zannederler. Fakat uçurumun ba-şında, denizin ortasında yahut başka bir sıkıntı ve belalara maruz kalınca fıtratta olan Allah inancı hemen zuhur eder. İnsan’’ Allah Allah ‘’ demeye başlar. O inkâr ettiği varlıktan yardım is-ter, işte bu fıtrattır. Bu fıtrata yerleştirilmiş büyük bir hakikattir. Rabbimiz buyurdu ki; “Onlar gemiye binip denizin ortasında kalınca dini yalnızca Allah’a Halis kılarak ona dua ederler fakat onları karaya çıkartıp kurtarınca tekrar şirk koşarlar.” (Ankebût / 65)

Bununla beraber Allah‘ı (cc) inkâr eden kimselerin şu halleri de Allah’ın fıtrat ile bilinebileceğinin apaçık alametidir. Mesela, böyle kimselerden istemsizce de olsa Allah (cc) ismini duymak mümkündür. Yahut yemek yemeye başlamadan önce ‘’Bismillah ‘’ dedikleri dahi duyulur. Bu ve benzeri durumlar küçüklükten beri gelen alışkanlıktan, İslami bir çevrede yetişmekten ve insanı benliğinde bu hakikatin olması dolayısıyladır.

ALLAH‘IN (cc) ŞERİAT İLE BİLİNMESİ

Allah‘ın (cc) şeriatla bilinmesi ise Kur’an ve Sünneti kabul eden insanlarla alakalıdır. Bu kimseler Kur’an’ı ve Sünneti kabul ettiklerinden dolayı bu kaynaklardan gelen Allah (cc) inancını da kabul etmişlerdir. Aksi takdirde zaten Allah ’ı inkâr edenler şeriatı ve onun kaynağı olan Kur’an ve Sünneti kabul etmediklerinden dolayı onların delil olmasını da kabul etmiyorlar.

Bizler için Allah ’ın kitabının muazzam oluşu kesinlikle bir beşer tarafından yazılamayacak olması bir yaratıcıya delalet eder. Gerek Rabbimizin kitabında bildirmiş olduğu üzere gerekse Rasul ve nebilerin getirmiş oldukları haberlere göre O (Allah) vardır.

*İslam’ın bütün yaratılmışlara hitap etmesi, onun varlığına delildir.

*Mahlukattan insanları ve cinleri ıslah ve terbiye etmesi, onun varlığına delildir.

*İslam’ın bütün mahlukatı kapsaması, onun varlığına delildir.

*İslam nizamının (kanunlarının) yüzyıllar geçse de hep aynı kalması, değişmemesi onun varlığına delildir.

*Geçen yılların, değişen zamanın ve mekânın içinde hâlâ O’nun (Allah‘ın) kanunlarının üstün olması, sürekli değişime ihtiyaç duymaması O‘nun (Allah‘ın) varlığına delildir.

Tarihe baktığımız zaman hangi devlet anayasa kitabı olarak Kur’an ’ı benimsemiş, İslam şeriatına uygun yaşamış ise orada güven, ıslah ve esenlik olmuştur. Fakat ne zaman İslam şeriatının dışına çıkmaya başlanmışsa, işte o zaman fitne ve kargaşa baş göstermiştir. İslam şeriatının içi dışı, altı üstü kısaca her yönü Allah’ın varlığına delildir.

Velhamdulillahi Rabbil Alemin…

Asrı Saadet Dergisi 1. Sayı 2024
Muhammed Ceyhan

Allah’ın (cc) Varlığına İman
Yorum Yap
Giriş Yap

Asri Saadet Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!