featured
  1. Haberler
  2. Dergi
  3. Zeyneb Binti Cahş “İnfak Kraliçesi”

Zeyneb Binti Cahş “İnfak Kraliçesi”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Zeyneb Binti Cahş “İnfak Kraliçesi”

Zeyneb binti Cahş… O ki, Resulullah aleyhisselatu vesselam‘ın zevcelerinden. O ki, nikahı göklerde kıyılan kadın. İffet ve takva abidesi. Fakir ve mazlumların annesi. İbadet düşkünü ve cömert. Rasulullah aleyhisselatu vesselam ‘ın “İçinizden bana en çabuk kavuşacak olanınız, kolu en uzun olanınızdır.” (Müslim , Fadâilu’s Sahabe, 101 ) diyerek kendisini ve infakını övdüğü İNFAK KRALİÇESİ…

Onun hayatına başlamadan önce şöyle bir noktaya değinmek istiyorum; Allah azze ve celle peygamber evinin hanımlarını bizler için şöyle tanımlıyor; “Nebi, müminlere kendi nefislerinden daha evladır/önceliklidir.” (Ahzâb sr. 6)

Rabbimiz, peygamber hanımlarını bizim için “anne” olarak tanıtıyor Peki onların anne olması, bizler gibi onlardan 14 asır sonra gelen insanlar için ne ifade ediyor? Onlar için “Evet bizim annelerimizdir “ dediğimizde yeterli oluyor mu? Yoksa Allah azze ve celle‘nin dikkatleri çekmek istediği başka bir nokta mı var?

Kuran ı Kerim geçmiş tarihte indirilen, ancak geçmiş tarih üzerinden bizlere konuşan bir kitaptır. Eğer Rabbimiz onları bizim için anne olarak seçtiyse b izi doğurup büyüten annelerimizden daha öncelikli tutmamız gerekir. Kendi annelerimiz bizler için nasıl önemli ve ehemmiyetli ise, onlarda aynen öyle değerli ve ehemmiyetli olmalıdır.

Çünkü o annelerimi z Medine ‘ de, Mescidi Nebevi ‘nin arkasındaki evlerinde sadece Peygambere hanımlık yapmadılar. Onların en büyük ve en önemli görevi, Rasulullah aleyhisselatu vesselam‘dan gördüklerini tüm aleme ve insanlığa ulaştırmaktı. Dolayısıyla bizim onlarla olan bağlantımız, onlarla olan ilişkimiz tarihte başlamış ve bitmiş olan bir şey değildir. Dünde, bugünde, yarında bizlere en büyük örnekliği teşkil eden ve Allah azze ve celle’nin kendilerinden razı olduğu kimselerdir. Ve her biri ayrı ayrı birer öğretmen niteliğindedir.

Hayatına Dair

Babası Cahş bin Riyab, annesi Umeyme binti Abdulmuttalib. Evet Zeyneb Rasulullah aleyhisselatu vesselam‘ın halasının Annesi Umeyme iman etmiş ve Medine ‘ de mümine bir kadın olarak vefat etmiştir. Üç tane erkek kardeşi vardı. Abdullah bin Cahş; Uhud’un şehitlerinden dir. Ubeydullah bin Cahş; ilk dönemde iman e den, bedel ödeyen, Habeşistan hicretinde bulunan ve orda ayağı kayıp küfür üzere ölen bir kimse dir. Ve son olarakta Ebu Ahmed. İki tane de kız kardeşi vardı. Um mu Habibe binti Cahş; Abdurrahman bin Avf ‘ın eşi dir . Hamne binti Cahş; Musab bin Umeyr‘in eşidir. O şehit olduktan sonra ise Talha bin Ubeydullah ile evlenmiştir. Nübüvvetten 22 yıl önce doğdu. Allah Rasulü aleyhisselatu vesselam‘ a peygamberlik geldiğinde 22 yaşındaydı. Ve çok gecikmeden iman etti. Yaşı 30‘u geçtiği halde evlenmemişti.

Peki o gün erken evlilik yaygın olduğu halde, neden evlenmemişti? Çünkü beklediği biri vardı.

Mekke ‘ de tüm baskı, zulüm, boykot ve diğer sıkıntılara göğüs gerdikten sonra 13. yılın sonunda annesi ve kardeşleri ile beraber Medine‘ye hicret ediyor. Bir yıl sonra kardeşi Abdullah, dayısı Hamza, dayısının oğlu Ali bin Ebi Talib ve teyzesinin oğlu Zübeyr bin Avva m‘ı Bedir meydanına yolcu ediyor. İki yıl sonra hepsini Uhud meydanına gönderiyor ve dayısı Hamza, kardeşi Abdullah ve eniştesi Musab şehit oluyor.

Uhud‘un akabinde çok fazla zaman geçmeden Allah azze ve celle‘nin de emriyle Allah Resulü aleyhisselatu vesselam ile evlenirler. Ancak Zeyneb annemizin, onu diğer peygamber hanımlarından ayıran bir özelliği vardır. O, ‘Nikahı Göklerde Kıyılan Kadın’dır.

Zeyneb annemiz önceki eşi Zeyd bin Harise ile boşandıktan sonra şu ayet ile Allah azze ve celle onu, Allah Rasulü aleyhisselatu vesselam ile nikahladı; “Hani sen Allah‘ın kendisine nimet verdiği ve seninde iyilikte bulunduğun (Zeyd bin Harise‘ diyordun ki; ‘Eşini yanında tut ve Allah‘tan Allah‘ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanlardan korkuyordun. Oysa korkulmaya en layık olan Allah‘tır. Zeyd (onu boşayıp)

işini bitirince, seni onunla evlendirdik. Ta ki evlatlıkların (boşayıp) işlerinin bittiği kadınlarla evlenme konusunda müminlere sıkıntı olmasın. Allah‘ın emri yerine getirilmiştir.” (Ahzâb sr. 37)

Artık Zeyneb annemiz de o evin hanımlarından idi. Nikahının göklerde kıyılmasından ötürü o hanenin diğer hanımlarına övünür ve şöyle derdi: Sizi Peygamberle aileleriniz evlendirdi. Halbuki beni yedi kat göklerin üstünden yüce Allah evlendirdi.”

Bizzat Peygamber aleyhisselatu vesselam‘ın huzurunda; “Ya Resulallah! Allah‘a yemin ederim ki ben, senin diğer eşlerinden biri gibi değilim. Onları babaları, kardeşleri veya aileleri evlendirdi. Benden başka Allah‘ın gökte seninle evlendirdiği var mıdır?” (İbn Sa’d et Tabakat 8, 102 103; İbn Hacer , El İsâbe, 4, 307)

İbn Kesir‘in haber verdiğine göre Zeyneb annemiz, Peygamber aleyhisselatu vesselam‘a; “Diğer hanımlarının sana nazlanamayacağı üç şeyle nazlanabilirim.” demiş. Bunlar;

-Senin dedenle benim dedim aynı kişi (Abdulmuttalib) dir.

-Beni sana nikahlayan Allah‘tır.

-Aradaki elçi Cibril aleyhisselâmdır.” (İbn Kesir, El Bidâye ven Nihaye 4,148)

Elbette ki kendisinde bulundurduğu tüm bu hayırlar, başta Aişe annemiz olmak üzere annelerimizin kıskançlığına vesile olmuştu. Ancak hiçbir kıskançlık, onlara Allah azze ve celle ‘ nin razı olmadığı bir fiil yaptırmamıştı . Ola ki nefisleri ne uysalar dahi, bir daha yapmamaları için tek bir uyarı veya nasihat yetmişti. Allah azze ve celle bizlere ve zamanımızın tüm Mümine kadınlarına da bu güzel ahlaktan bahşetsin. Allahumme amin.

İnfak Kraliçesi

Zeyneb annemizin henüz evlenmeden önce başlattığı ve geldikten sonra da vefat edene kadar devam ettirdiği bir geleneği vardı. Zeyneb el işlerini çok iyi yapan bir kadındı. Çok severdi ve maharetliydi. Yapar, kölesi aracılığıyla pazarda sattırır, tek kuruşuna el sürmeden Allah yolunda infak ederdi. Bir infak ahlakı olarak, sağ elinin verdiğini sol elinin haberi olmadan yapardı.

İnsanlar onun infakını, o vefat ettikten sonra anladılar . O vefat edince Medine‘de ki dulları, yetimleri, fakir ve miskinleri aslında onun doyurduğunun farkına vardılar. Bu gayretlerinin boşa gitmediği ise kısa bir süre sonra anlaşıldı . Zira Allah Rasulü aleyhisselatu vesselam vefatına yakın günlerin birinde; “Bana en çabuk ve en erken kavuşacak olanınız, kolu en uzun olanınızdır.” buyurdu. (Müslim, Fadâilu ’s Sahabe, 101)

Aişe annemizden şöyle rivayet edildi;

Biz, peygamberden sonra herhangi birimizin evinde toplandığımız zaman kollarımızın uzunluğunu duvarda ölçerdik. Bu uygulama, Zeyneb binti Cahş‘ın ölümüne kadar devam etti. Zeyneb kısa boylu bir kadındı. Allah kendisine rahmet eylesin. O bizim en uzunumuz değildi. Onun ölümü ile, Peygamber’in ‘kolu uzun’ ifadesinde ‘en çok sadaka veren’ demek istediğini anlamış olduk. Zeyneb el işi yapan, deri tabaklayan ve bunu da Allah yolunda tasadduk eden bir kadındı” (İbn Sa’d et Tabakat , 8, 108; Ahmet b . Abdullah , es S imtu’s Semin, 110-111)

İnfak demek, elinde kamera ile fakirlerin evlerine baskın yapmak değildir. O infakın reklamını yapmak ve onun üzerinden bir şeyler kazanmak değildir. Sağ elinin verdiğinden sol elinin habersiz olmasıdır. Ve infak, nifakın ilacıdır. İkisi de aynı kökten gelen ve gizli olan şeydir. Biri kalpte gizli olan bir hastalık, diğeri ise onun tedavisi olan ilacıdır.

Zeyneb annemiz hem bu ahlak gereği, hem de insan olması hasebiyle olur da gönlü düşer korkusuyla yaptığı el işlerini kölesine sattırır ve ne kadara sattığını dahi sormazdı.

Ömer radıyallahu anh hilafete geçtikten sonra Allah Resulü aleyhisselatu vesselam‘ın hanımlarına maaş bağladı. Zeyneb annemize 12 bin dirhem gönderdi.

Zeyneb annemiz hemen bunu paylara ayırtıp yetim, akraba ve yoksullara dağıttı. Ömer radıyallahu anh bunu duyunca tekrar gönderdi. Yine hepsini infak olarak dağıttı ve şöyle dua etti; “Allah‘ım! Bundan sonra Ömer‘in maaşı bana gelmesin.(İbni Kesir, Bidâye, cilt 7, sayfa 174)

İbadete Olan Düşkünlüğü

Ümmü Seleme radıyallahu anha Zeyneb annemiz için şöyle diyor; “O saliha, çokça namaz kılan, oruç tutan ve sadaka veren bir kadındı.” (İbn Sa’d , et Tabakâ t 8, 103)

Bir gün Peygamber aleyhisselatu vesselam mescide girdiğinde iki direk arasında bir ipin çekilmiş olduğunu gördü. Bu ip nedir diye sorunca oradakiler: “Bu, Zeyneb‘in ipidir. Zeyneb (namazda ayakta durmaktan) yorulunca bu ipe tutunur.” dediler. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselatu vesselam : “Hayır (ibadette böyle güçlük olmaz) bu ipi çözünüz. Sizden biriniz zinde ve kuvvetli oldukça namazı (ayakta) kılsın. Yorulunca da otursun.” buyurdu. (Buhârî, Teheccüd 18)

Çıkarılacak Bazı Dersler:

1. Peygamber hanımları bizler için birer anne niteliğindedir. Evladın anneye olan sorumluluğu, onun geri de bıraktıklarına sahip çıkmaktır. Peygamber hanımlarının geriye bıraktığı en büyük miras, Allah Rasulü aleyhisselatu vesselam‘ın risalet davasıdır.

2. Diğer peygamber hanımları ile arada geçen bazı kıskançlıklar olsa da, asla bu kıskançlıkları onları yanlış bir fiile veya söze sevk etmemişti.

Aişe annemiz başta olmak üzere diğer annelerimiz de zaman zaman yukarıda zikrettiğimiz gibi Zeyneb annemizi överlerdi. Aynı şekilde Zeyneb annemizde onlara karşı öyle davranırdı. İfk hadisesi gerçekleştiği zaman, Aişe’den hayırdan başka bir şey görmediğini ve kulağının duymadığı, gözünün görmediği bir mesele de dilini hareket ettirmeyeceğini söylemişti. Bu, onlardaki hayırdan başka bir şey değildi.

3. Rabbimizin rızasına erişmek ve cehennem ateşinden korunmak için bolca infak etmemiz gerekir. Özellikle mümine kadınların infak hususuna ayrıyeten bir önem göstermesi daha güzeldir. Ebu Said radıyallahu anh Allah Rasulü aleyhisselatu vesselam‘dan şöyle aktardı: Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz. Çünkü sizler bana cehennem ahalisinin çoğunluğu olarak gösterildiniz.” (Muttefekun aleyh)

İnfak yapmak için evli olan çiftlerin birbirine teşvikte bulunması, erkeğin kadını ve kadının da erkeği, anne babanın çocuğunu ve çocuğun da anne babasını, kardeşin kardeşi, Müslümanın Müslümanı bu hayra yönlendirmesi gerekir. Bununla beraber gizlilik ahlakına riayet ederek infaklarımızı arttırmamız, bizim salahımız için gereklidir.

4. Kulluğumuzdaki seviyenin artması için, ibadetlere ve bilhassa nafile ibadetlere önem göstermemiz gerekir. Ancak kulluktaki seviye arttıkça imtihan da artar . Şayet istikamet gösterilirse akabinde güzellikler elde edilir. İmtihanların tavize, nimetlerin gevşekliğe sebebiyet vermemesi gerekir.

Allah azze ve celle’ye duam odur ki, bu yazı içerisindeki tüm hayırlara beni ve sizleri eriştirmesidir. Fi Emanillah…

Asrı Saadet Dergisi 1. Sayı 2024
Rümeysa Ceyhan

Zeyneb Binti Cahş “İnfak Kraliçesi”
Yorum Yap
Giriş Yap

Asri Saadet Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!